Türkiye gibi bir ülkede eşcinsel olmak zor. Tabii ki sadece Türkiye’de değil, bugün dünyanın pek çok yerinde eşcinsel olmak, “ötekileşmek” anlamını taşıyor. Ancak konu ile ilgili ülkemizin genel tutumunu ele alacak olursak, burada doğup yaşadığım halde, kendi ülkemin eşcinselliğe bakış açısını değerlendirmekte epey zorlandığımı hissederim hep…
Bir çok kez denk gelmişizdir “Türkiye’de eşcinselliğe nasıl bakıyorsunuz” sorusuna. Nasıl bakıyoruz peki? Yapılan anketlere bakarak konuşacak olursak, genç kesim bunu benimsemiş durumda, fakat yaş düzeyi yüksek kesim onları olabildiğince dışlıyor. Bunun sebebi, bir kaç kuşak öncesine kadar bu tarz tercihlerin çok daha üstü kapalı yaşanması. Tercih edenlerin dahi, tercihlerini unutmak zorunda oldukları dönemler…
Kafalarımızda hala “erkek adam onu yapmaz, erkek adam öyle şeyler giymez” mantığı var. Bu mantıkla yetişen bir nesil tabii ki karşı çıkacaktır bu yaşam tarzına. Fakat şu an ki nesilde böyle bir düşünce söz konusu değil. Açıkçası kimse kimsenin umurunda da değil. Herkes kendi derdine düşmüş durumda, sorulduğunda ise “onların tercihi, saygı duymamız gerek” cevabını alıyoruz. Tabii ki saygı duymamız gerekiyor, ancak sadece sözde değil!
Peki, eşcinsel olarak evlenen çiftin çevresindeki çoğu insan, hatta “aileleri” bile, onların bu tercihlerini kabul ederken, bu ölüm tehditleri neden? Başkaları duymadan önce herşeyi kabul ediyorlardı da açıkça söyleyip ele güne duyurunca mı rahatsız oldular? Bugün tıbbın söylediğine iyice kulak kabartmak, eminim önyargılarımızı yıkmamız için son derece faydalı olacaktır:
“Eşcinsellik bir hastalık değildir. Eşcinsellik bir tercihtir. Kimilerinin hormonal sebeplerle doğuştan, kimilerinin ise kendi öz iradeleriyle sonradan tercih ettiği bir yaşam tarzıdır.”
Sevgiler…
Dilhan KESKİN
Yorum Yap